-
Notifications
You must be signed in to change notification settings - Fork 0
/
Copy pathcahitfull.txt
1 lines (1 loc) · 6.96 KB
/
cahitfull.txt
1
Abbas Haydi abbas vakit tamam Akşam diyordun işte oldu akşam Kur bakalım çilingir soframızı Dinsin artık bu kalp ağrısı Şu ağacın gölgesinde olsun Tam kenarında havuzun Aya haber Sal çıksın bu gece Görünsün söyle gönlümce Bas kırbacı sihirli seccadeye Göster hükmettiğini mesafeye Ve zamana Katıp tozu dumanı Var git Böyle ferman etti Cahit Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş’tan Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan Hâtıralar Bilmem ki hâtıralar Ne istersiniz benden Gelir gelmez sonbahar Bu kanad çırpış neden Cama vuracak ne var Ey eski hâtıralar Sanmayın güller açar Bülbül değildir öten Bu rüzgâr başka rüzgâr Ne istersiniz benden Bilmem ki hâtıralar Gelir gelmez sonbahar İlk Aşk Felek ne kadar kahretse kalbimize Zaman zaman hatırladığımız olur Hangi dilber ilk aşkı tattırdı bize Bir bahtiyarla yaşadığımız olur Ah o yaz gecesi o mehtap o havuz Balkonundan gül atan cömert sevgili Aşkınla deli divane olduğumuz Sarmaşığa tırmandığımızdan belli Belki bugün bu yaşta tekrar olunmaz İlk aşk gecesinin masum yeminleri Fakat nerde ilk öpüşün verdiği haz Saadet bilmiyorum o hazdan gayri Karanlıktaki Hazine Karanlığa sevgiyle baktığım gece gördüm Hala o güven sevinciyle uçmakta gönlüm Süründüğümüz bu çamur deryasından uzak Bu yerlere uğramamış bir bahar içinde Gerçekten cennet misali bir dünya kuracak Gürbüz nesiller büyüyor sağlıklar içinde Çocuklarımız torunlarımız var içinde Korktuğum Şey Gün çekildi pencerelerden Aynalar baştan başa tenha Ses gelmez oldu bahçelerden Gök kubbesi döndü siyaha Sular kesildi çeşmelerden Nerden dolacak bu taş nerden Nergislerin açtığı yerden Ey kuş uçurtmıyan ejderha Ne yardan geçilir ne serden Korkuyorum bu gecelerden Bel bağladığım tepelerden Gün doğmıyabilir bir daha Kulak Ver Ki Kulak ver ki havasında bahçemizin Gök maviliğinden dal yeşilliğinden Bir türkü söylenmede kendiliğinden Nasıl dinlersen öyle sen veya hazin Kulak ver dolaşan ruhumuzu tel tel Dallardaki tomurcukları ürperten Bir türkü söylenmede kendiliğinden Dinlenmedikçe ömrün artar öyle güzel Memleket İsterim Memleket isterim Gök mavi dal yeşil tarla sarı olsun Kuşların çiçeklerin diyarı olsun Memleket isterim Ne başta dert ne gönülde hasret olsun Kardeş kavgasına bir nihayet olsun Memleket isterim Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun Kış günü herkesin evi barkı olsun Memleket isterim Yaşamak sevmek gibi gönülden olsun Olursa bir şikayet ölümden olsun Mezarlık Ve şehrin şenliğine karşılık Susar servileriyle mezarlık Susar ve hatırlar - Bu kırık Aynadaki hazin perişanlık Sizindir siz gafil siz bihaber İnsanlar bilseydiniz ne bekler Bir gün açmak için bu çiçekler Ölülerin sükûnu çiçekler Otuz Beş Yaş Yaş otuz beş Yolun yarısı eder Dante gibi ortasındayız ömrün Delikanlı çağımızdaki cevher Yalvarmak yakarmak nafile bugün Gözünün yaşına bakmadan gider Şakaklarıma kar mı yağdı ne Benim mi Allahım bu çizgili yüz Ya gözler altındaki mor halkalar Neden böyle düşman görünüyorsunuz Yıllar yılı dost bildiğim aynalar Zamanla nasıl değişiyor insan Hangi resmime baksam ben değilim Nerde o günler o şevk o heyecan Bu güler yüzlü adam ben değilim Yalandır kaygısız olduğum yalan Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız Hatırası bile yabancı gelir Hayata beraber başladığımız Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir Gittikçe artıyor yalnızlığımız Gökyüzünün başka rengi de varmış Geç farkettim taşın sert olduğunu Su insanı boğar ateş yakarmış Her doğan günün bir dert olduğunu İnsan bu yaşa gelince anlarmış Ayva sarı nar kırmızı sonbahar Her yıl biraz daha benimsediğim Ne dönüp duruyor havada kuşlar Nerden çıktı bu cenaze Ölen kim Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar Neylesin ölüm herkesin başında Uyudun uyanamadın olacak Kim bilir nerde nasıl kaç yaşında Bir namazlık saltanatın olacak Taht misali o musalla taşında Ölüm I Sözünde durmadı mavi gökler Gün kararıyor gitgide ölüm Akşam yeli nedameti söyler Nedamet yer etti bende ölüm Ne yapsam gün doğmuyor gönlümce Sudur akar kendi bildiğince Hangi pencereye koşsam gece Gitmiyor bu can bu tende ölüm Ne vefasız geçmişten hayır var Ne gelecekler imdada koşar Çoktandır tekneyi aldı sular Çoktandır ümitler sende ölüm Ölümden Sonra Öldük ölümden bir şeyler umarak Bir büyük boşlukta bozuldu büyü Nasıl hatırlamazsın o türküyü Gök parçası dal demeti kuş tüyü Alıştığımız bir şeydi yaşamak Şimdi o dünyadan hiç bir haber yok Yok bizi arayan soran kimsemiz Öylesine karanlık ki gecemiz Ha olmuş ha olmamış penceremiz Akar suda aksimizden eser yok Anlamak Yaşım ilerledikçe daha çok anlıyorum Ne büyük nimet olduğunu ah ey güzel gün Boş yere üzülmekte mana yok anlıyorum Kadrini bilmek lazım artık her açan gülün Şükretmek türküsüne daldaki her bülbülün Yanmak da olsa artık aşk ile yaşıyorum Sanatkârın Ölümü Gitti gelmez bahar yeli Şarkılar yarıda kaldı Bütün bahçeler kilitli Anahtar Tanrıda kaldı Geldi çattı en son ölmek Ne bir yemiş ne bir çiçek Yanıyor güneşte petek Bütün bal arıda kaldı Avuçlarıma Sığmıyor Yıldızlar Öyle dalmışım ki bu akşamüstü Komşu arsadır gözümde gökyüzü Ben dünyadan bihaber bir çocuğum Kayıp zıpzıplarımı arıyorum Koşun çocuklar koşun komşu kızlar Avuçlarıma sığmıyor yıldızlar Bayram Yemeği Korkarım felekte bir gün Bir bayram yemeğinde Anam babam gibi kardeşlerim de En güzel dalgınlığında ömrün Beni gurbette sanıp Keşke gelseydi bu bayram Diyecekler Ve birdenbire yürekler Aynı acıyla yanıp Hepsinin gözleri yaşaracak Öldüğümü hatırlayarak Bir Ölünün Ağzından Kabrime çiçek getirenlere gülerim Gafil kişilermiş şu insanlar vesselam Bilmezler ki bu kabirle yoktur alakam Ben o çiçeklerdeyim ben o çiçeklerim Gençlik Böyledir İşte İçimi titreten bir sestir her gün Saat her çalışında tekrar eder Ne yaptın tarlanı nerede hasadın Elin boş mu gireceksin geceye Bir düşünsen yarıyı buldu ömrün Gençlik böyledir işte gelir gider Ve kırılır sonra kolun kanadın Koşarsın pencereden pencereye Ah o kadrini bilmediğim günler Koklamadan attığım gül demeti Suyunu sebil ettiğim o çeşme Eserken yelken açmadığım rüzgâr Gel gör ki sular batıya meyleder Ağaçta bülbülün sesi değişti Gölgeler yerleşiyor pencereme Çağınız başlıyor ey hâtıralar Gerçek Can yoldaşım olmasa olmasın Yanlızım diye hayıflanmasın Eğilmiş üstüne gökyüzü masmavi Bir anne şefkatine müsavi Üç adım ötede deniz Dosttur ne öfkesi ne durgunluğu sebepsiz Bir derdin varsa açılabilirsin ağaçlara Ağaç yaprak verir sır vermez rüzgara Ve kış yaz Dalda kuş eksik olmaz Dağ başında duman Yanlızlık nedir göreceksin öldüğün zaman Gün Eksilmesin Penceremden Ne doğan güne hükmüm geçer Ne halden anlayan bulunur Ah aklımdan ölümüm geçer Sonra bu kuş bu bahçe bu nur Ve gönül Tanrısına der ki - Pervam yok verdiğin elemden Her mihnet kabulüm yeter ki Gün eksilmesin penceremden Gün Olur Ki Gün olur ki ne gökyüzü para eder Ne deniz kenarı ne bağlar bahçeler Gün olur ki ne kız ne rakı ne şiir Hiçbir sey insanı sarmaz kandıramaz Her çeşmeden boş döner elindeki tas Gün olur ki çıldırmak işten değildir